“Kardeşler mecburi arkadaş olurmuş, arkadaşlar ise seçilmiş kardeşler…
Kısa pantolonlarla çıktığımız bu yolda, öyle çok kardeş kazandık ki,
“Saint-Joseph’li” ilk kimliğimiz oldu neredeyse…
Sonra bazı kardeşlerimizi kaybettik, yüreğimiz yandı.
Şimdi yeni kardeşler kazanmak istiyoruz, hatta çocuklar.
Onlar da tutsun diye, diğer kardeşlerinin elinden.”
2015, Burç Şahin (SJ '86)
Haner Pamukçu
(1965 – 2017)
Palmares ’85
… Ve gördüm ve işte beyaz bir bulut; ve bulutun üstünde oturan insanoğluna benzer biri, başı üzerinde altın taç ve elinde keskin orak vardı. Ve mabetten başka bir melek çıktı, bulut üzerinde oturana büyük sesle; Orağını gönder ve biç, çünkü biçmek saati geldi, çünkü yerin hasadı olgundur, diye çağırdı. Ve bulut üzerinde oturan orağını yeryüzüne attı ve yer biçildi… Gökan İçöz
Uzun zamandır tanıdığım, son iki senemi paylaştığım ve diyebilirim ki gördüğüm en olgun felsefi, hayati, ve fizikötesi düşüncelerin sahibi Haner’le dostluğumuz yaşam boyu sürecek; çünkü o bana gün geldi abi, gün geldi kardeş, gün geldi dost oldu, ama o bir gün bile bu rolleri oynamaktan bıkmadı. Haner, bu okula abimle girip benimle bitirdin, ama hayatta önemi yok, sonsuzluk karşısında nedir ki? Kerim
Haner hayatta üç ses tanır. Kadın sesi, para sesi ve sahibinin sesi. Her Cuma bu akşam nereye sorusuna: “Şamdana ani” karşılığını veren Haner, cebinde beş kuruş olmasa da sosyetesini koruyabilmek için bizden borç alır ve bu kaçınılmaz görevi yerine getirir. Entel camiasına girebilmek için figüranlıktan yönetmenliğe kadar her işi yapan Haner, yeteneğini kanıtlamış, kulisin tozlu havasından kopamamıştır. Okulda 11.nci gümüş yılını dolduran Haner’e 25.inci altın yıl plaketi layık görülmemiş, tesadüflerle son sınıfa kadar gelebilmiştir. Haner yayına hazırlandığı sırada Haner’in ÖSS’ye harıl harıl çalışarak kendini aşan insan örneğini sergilediği, ortalığı karıştıran bir söylenti olmuştur. Seni daha fazla övemeyeceğim, yarım saat sonra 54’de olmam gerek, orada devam ederiz. Köfte
“Aabi şu fen dersleri olmasa, şu okul ne uyar be” vecizesiyle sayısal fonksiyonlara duyduğu ilgiyi dile getiren Haner, edebi konularda ne derece usta olduğunu M. Michel’in beyinsel konfüzyonlara sokarak kanıtlamıştır. Haner sadece rafları düzeltirken elimi sürdüğüm kitapların kapaklarını açmam için büyük mücadele vermiş, ama kendi kitapları bende 6-7 ay kalınca bu mücadeleden vazgeçmiştir. Ekşi