“Kardeşler mecburi arkadaş olurmuş, arkadaşlar ise seçilmiş kardeşler…
Kısa pantolonlarla çıktığımız bu yolda, öyle çok kardeş kazandık ki,
“Saint-Joseph’li” ilk kimliğimiz oldu neredeyse…
Sonra bazı kardeşlerimizi kaybettik, yüreğimiz yandı.
Şimdi yeni kardeşler kazanmak istiyoruz, hatta çocuklar.
Onlar da tutsun diye, diğer kardeşlerinin elinden.”
2015, Burç Şahin (SJ '86)
Fuat Eren
(1966 – 2013)
Palmares ’85
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develerin pire, pirelerin deve olduğu devirlerde Fuat düştü beşikten, ben de geldim eşikten. Rumi takvimin 1300 bilmem neyi gösterdiği günlerde hüzünlü bir hazan günüydü. Takke düştü kel göründü, heykelli yolda topluca yüründü. Mini mini bebeler, bir sınıfta solumayı sürdürdüler. Tesadüf bir şekilde masalın kahramanı ile aynı sırayı paylaştık, ilk yıl boyunca. Ve sonrası, sonsuza uzanan bir çizgide… Futbol oynamaya çalıştık önceleri. Becerdik mi bilemiyoruz, fakat onu futbol oynarken görünce, hala çıldırıyoruz. Fotoğraf çekmeye merak saldı lisenin son yıllarında, Foto Fuat namıyla anıldı. Dersler mi? Biraz ikmal, biraz kopya… Sınıfta kalmadı ya. Yetmez mi? Üstelik hiçbir şeyden çekmedi Beylerbeyi’nden çektiği kadar.
Lise son denilen zaman dilimini allayıp, pullayıp aşındırmaya başladığımızda önümüzde, mezuniyetin ötesinde Altan Amcamız, Erciyes kadar yüce, bir heybetle uzanmaktaydı. Bu kadar da değil, yıllık hazırlamak için delifişek gibi öne atlamıştık, Fuat çıktı karşıma, neler geldi başıma. Yıllık için hazırlanacak fotoromanların görüntü yönetmenliğini sütüne aldı. Keşke almasaydı getirdiği projeler hep arabesk nağmelerle doluydu. Olmadı. Maaşa zam işe son. Mart ayında bir ara çıldırır gibi olup da, “Çarşamba öğleden sonra okulu kıracağım demesine, bir Cumartesi kurs yerine okula gelmesine ne buyurulur.
Şimdilerde, bizden intikam almak istercesine “dişçi olacağım” diye tutturdu gidiyor. Olsun bakalım. Eli de hafif olsa bari. Dişlerimizin kökünü kazımasa başka bir şey istemeyiz aslında. Bir de bedava olursa oh be!.. Döneriz köşeyi. O’mu? Bize ne değil mi? Yok hadi, hadi. Sende biz de karşılıklı dönelim köşeleri. Yarınlarda sonsuz mutluluk ve başarılar dolduralım küplerimize. Köşede buluşuruz tamam mı? Osman